*
Ortaçağ denince,
akla ilk gelen İslam'ın Asrı-ı Saadet dönemi dediğimiz 600. yıllardır.
Yani İslamın ve Tüm
insanlığı son Peygamberi Peygamber Efendimizin yaşadığı asırdır.
Ortaçağ karanlığı
ifadesi de, güya o dönemi yansıtan ifade olarak kullanılıyor. Bazıları bilerek,
bazıları da belki bilmeyerek kullanıyor. Hangi çağın karanlık, hangi çağın
aydınlık olduğunu bilmek için kriterlerimiz nelerdir, değerlendirmelerimizi neye
göre yapacağız, ölçümüz nedir? Bütün bunlar bizim için önemlidir. O çağa gidip,
hayat tarzını, insanların yaşayışların, birbirlerine davranışlarını, akrabalık,
komşuluk, arkadaşlık, idarecilik, yönetim, alış-veriş, eğitim, insanların bütün
hayatını yakından tanımak ve görmek gerekir ya da okumak gerekir. Eğer bunları
bilmeden, kalkıp bir döneme ve asra "ortaçağ karanlığı" diyorsak, ya
cahilliğimizden ya da kasıtlı olarak söylüyoruz. Her iki halde de kusur ve hata
bize aittir.
Gözünü güneşe kapayan, gündüzü kendine gece yapar, gündüz gece olmaz. O döneme
ait hayat tarzından bazı kareleri sizinle paylaşmak istiyorum. Daha sonra o
dönemin öncesiyle ve sonrasıyla, kendileriyle iftihar edilen batılıların
yaşadığı dönemde durum nasıldı birlikte göreceğiz. O dönemde, 23 senelik
peygamberlik süresi boyunca hırsızlıktan bir tek kadının eli kesilmiştir. Bir de
zina eden bir kadınla erkek Recm edilmiştir. İkincisine rastlanmamıştır. Hz.
Osman kölesinin kulağını haksız yere çekince, köle nasıl olsa ahirette hakkımı
alırım diye Hz. Osmana söyler. Koca halife kölesinin önüne diz çöker, kendi
kulağını çektirir ve "ahirette olmaktansa burada daha iyi der.
Peygamber Efendimiz; "elinizin altında çalıştırdıklarınızın alın teri kurumadan
(hakkını) ücretinin verilmesini söyler. Yine Peygamberimiz; "hizmetçi ve
kölelerinize yediklerinizden yedirin, giydiklerinizden giydirin" der.
Bir gün gazaya katılacak Müslümanlara "içinizde kul hakkı olan varsa gelmesin"
der. Bir Müslüman da, komşusunun ağacının altına bevl ettiğini söyleyince ona da
gelmemesini söyler.
Sahibi tarafında çok çalıştırılan bir deve, sahibini şikayet etmek için
Peygamber Efendimize geldiğini görüyoruz. Yetmiş yaşına kadar Müslümanlara
düşmanlık yapıp, yetmişinden sonra hanımıyla beraber Müslüman oluyorsa, O
peygamberin, Ebu Süfyana, o yaşa kadar nasıl davrandığını gösterir.
Kendisini öldürecek kadar gayz dolu olan Hz. Ömer'in kalbinde nasıl taht
kurabiliyor?
Mecburi savaşa gidilecekse; kadınlara-çocuklara-bebeklere-yaşlılara-hastalara-eman
dileyenlere dokunulmayacağını söyler. Geriye kim kaldı ki zaten. Bir yahudiyle
mürafaa (davalı-davacı) olan Hz. Ali' yi mahkeme, halife olduğu halde haksız ve
suçlu gösterir.
Halife iken bir zarfı vefatı halinde hazineye iadesini ister Hz.Ebu Bekir. Meğer
ki halife iken maaşından arta kalan fazla paraymış.
İki buçuk yıllık
halifeliği döneminde zekat verecek fakir kalmadığından, 17-18 yaşına gelen her
gencin evlendirilmesini ve evlilik masraflarının hazineden karşılanmasını
emreder Ömer İbni Abdulaziz. Bütün buları çoğaltabiliriz. O döneme ve daha sonra
ki asırlarda da uygulanması devam eden insan ve hayvan haklarıdır. Ortaçağ
karanlığı derken, eğer bu dönem kasdediliyorsa, işte bu dönem, böyle bir
dönemdi. Karanlık mı aydınlık mı siz karar verin.
Şimdi aşağıda tarihi belge niteliğinde asıl karanlık dönem diyebileceğimiz
zamanlarda uygulamalar nasıldı, göreceğiz. Gerçi batının karanlık dönemi hiç
bitmemişti ki aydınlık döneminden bahsedebilelim!
* 1501 de Amerikayı keşif adı altında Kızılderilileri öldüren, kalanları da
köleleştiren, kaçanları da denizde boğan cani ruhlu insan Kristof Kolamb… Kara
afrikadan amerikaya, brezilyaya, portekize getirilip, köleleştirilen
zenciler…köle tüccarlarının gine ve batı hind adalarından düzenli biçimde
getirilip sattıkları zenci sayısı, 1760 yılına gelindiğinde 500 rakamına
ulaşıyordu…Afrika bu şekilde ikiyüz yıl içinde, ikimilyon insanını kaybeder.
Afrika kıtası batılıların yurdu, Avrupa ve Amerika kıtası ise siyahi kölelerin
yeni yurdu oluyordu. Ve Amerika kıtası, Afrikalı insanların işkence edildiği,
öldürüldüğü, hayvanlar gibi alınıp satıldığı bir kıta haline gelmişti.
Afrikalıya yamyam
derken, en büyük yamyam kendisiydi halbuki. 1974 te Gine bağımsızlığının
kazanılmasından sonra Portekiz orduları giderken, ulusal arşivleri yakmışlardır.
1441 yılından sonra keşif adı altında afrikadan milyonlarca zenci, ailelerinden
koparılarak, avrupaya ve amerikaya köle olarak satılmıştır.
* Napeloon; Korsikalı bir avukatın oğludur. İlk hedefi Osmanlı kuvvetlerini
ezmekti. Fransanın 27 yaşındaki diktatörüydü. Kanlı bir şekilde hindistana ve
mısıra girmek emelindeydi. Ve diktatörlüğü boyunca yüzbinlerce insanın ölümüne
neden oldu. Yıl 1796 Benito Musolini 1920-1921 de italyada tam bir kaos
oluşturur. İtalya kanlı olaylara sahne olur. Musolini italyanın Duçesi olur yani
Şefi
1927 de Arnavutluk,
1929 da Trablus ve Libyayı, daha sonra etiyopyayı kan denizi haline getirir.
İktidardan düşürülüp 11 ocak 1944 te kurşuna dizilinceye kadar yüzbinlerce
insanınölümüne, yüzlerce şehrin yıkılmasına neden olmuştur.
Adolf
Hitler, yarı deli. Alman halkı hitlerin ilk kurbanlarıdır. Polonya,
Çekoslovakya, Fransa, Yunanistan, Yugoslavya ve diğerleri kanla sulanır. En son
bütün dünya, bu yarı deli kanlı diktatörden nasibini alır, artık milyonlarca
insanın katili, binlerce şehrin yıkıcısı, insanlığın yüz karasıdır. Tarih,
insanların sistemli bir şekilde yakılmalarına, topluca katledilmelerine şahit
olmuştur. Ancak hitlerin, genişletilmiş katliam alanları ve geliştirilmiş
katliam usulleriyle 20 yy. insanı şahit olmuştur. 14 milyona yakın insan
öldürüldü, bunun 6 milyonuda yahudiydi.
Batının
haçlı seferleri, artık kültür emperyalizmi ve turizm olarak devam etmektedir.
Birleşmiş milletlerin istatistiklerine göre, hey yıl üçüncü dünyada açlık ve
yetersiz beslenmeden 50 milyon kişi ölmektedir. Batı gelişme modeli, üçüncü
dünyaya günde bir hiroşimaya mal olmaktadır. Her gün 25 bin çocuk ve yaklaşık 72
bin kişi ölmektedir.
* 1503 te Portekiz vahşileri brezilya topraklarına girerek katliam yaptılar…1553 te
Fransız vahşileri kanada kıyılarını işgal ettiler…1641 de Hollandalı askerler
Manhattan adasını işgal ettiklerinde, kadınları, erkekleri, çocukları
süngülediler, gövdelerini parçaladılar, sonra da adadaki köyleri ateşe verdiler.
* Kristof Kolomb, 1492 de ispanyola adasına girdiğinde 300 bin kişiyi
katlettirmiştir. Adada yaşayan yerli Kızılderili sayısı 500 binden fazla
değildir… Amerikanın işgalinden sonra yerli halk, beyaz insanların
çiftliklerinde ırgat olarak çalışanlar hariç, hepsi yok olmuştur.
* Birinci dünya savaşı 4 yıl sürmüştür(1565 gün). 9 milyon insan ölmüştür. 22
milyon insan sakat kalır…ikinci dünya savaşında 35 milyon insan ölür. 20 milyon
insan uzuvlarını kaybeder…17 milyon litre kan akar…12 milyon çocuk sakat doğar.
-ikinci dünya savaşının sonlarında, 6 ağustos 1945 te Amerika hava kuvvetleri,
ilk atom bombasını Japonyanın Hiroşima kenti üzerine bırakır… 200 bin insan
ölür. Radyasyonun etkisinden yıllar sonra,
binlerce insan hem
ölür, hem de sakat kalır.
- Aynı yıl üç gün
sonra, yani 9 ağustos 1945 te aynı Amerika, bu sefer Japonyanın nagazaki kentine
ikinci atom bombasını bırakır. Yüzbinlerce ölü ve yıllarca sürecek derin bir
acı.
-
Bunlarla ilgili "gizli kulak" adı belgelerde şu kayıt vardır ve bu amerikanın
itirafıdır. "atom bombalarının atımında, amerikan stratejik planlamacıları, bu
çatışmanın sonunda 500 bin amerikan askerini ve bunun on katı, yani 5 milyon
japonu gözden çıkarmışlardı." Bu belgelere şimdi "sihirli kulak" adı veriliyor.
* 1821
deki Mora isyanında, yirmi binden fazla Türk, erkek, kadın, çocuk, yunan
komşuları tarafından birkaç haftalık zaman içinde öldürülür…Mekkeye hacı götürüp
getiren gemiler, Haydra adasına götürülerek 57 kişilik mürettebat , kıyıda ayrı
ayrı yakılarak öldürülür.
* 1897 şubatında
Yunanistan Girit adasını istila ettiği zaman, binlerce Müslüman katledilir. 851
çocuk öldürülür. 80 müslüman köyü yakılıp-yıkılır. Hamile Müslüman kadınların
karınlarını yarıp, doğmamış bebeği çıkarırlar. Erkekleri camilerin içlerine
tıkayıp, öldürdükten sonra, minareden fırlatıp attılar. Daha sonra minareyi
ateşe verdiler.
* 25
Haziran 1919, yunanlıların aydın katliamı, cinayetler zincirinden bir tanesiydi.
Bir çok Türk aileleri, evlerinin içinde ateşe verilerek yakıldı. Kaçanlar
sokakta vuruldu. Bazı kadınlar, tahta kazıklara bağlanarak katledildiler. O gün
yaklaşık, on bin Müslüman Türk, zalimce katledildi. Orhangazi, gemlik, Yalova,
İzmir, aydın, nazilli, menemen, Bergama, Manisa, Eskişehir, bursa. Kütahya,
afyon, uşak… onbinlerce Müslüman türkün, yunanlılar tarafından öldürüldükleri
zincirler halkalarından sadece birkaç tanesidir.
* 20
Ekim 1950 de başpiskopos seçilen makarios, 4 eylül 1962 de yaptığı bin
konuşmada; "türk toplumunu adadan kovmadıkça EOKA kahramanlarının görevi asla
sona ermeyecektir." demiştir. EOKA Yunanistan'ın yer altı terör örgütüdür. Ve
kıbrısta 6 bin Kıbrıslı Türkü, 35 köydeki evlerinden kovarak tahrip eder. 400
Rum'u da katlederler. Sebebi de Kıbrıs'ı Yunanistana bağlama planı olan ENOSİS'i
benimsemedikleri için.
* 23 Aralık 1963 te Lefkoşe genel hastanesinde yatan Türk hastalarının tamamı,
Rumlar tarafından katledilir. Katledenler de hastanedeki Rum hastabakıcılarıdır.
Katledilen Tükler, kolları, ayakları, kafaları kesilerek, şehrin kuzeyindeki bir
çiftliğe götürülerek kıyma makinasından geçirilir ve öğütülerek atılır.
* 7 mart
1964 te rehine değiş-tokuş için liderler anlaşmış olmalarına rağmen, 179 Türk,
Kıbrıslı Rumlar tarafından öldürülür. Yunanın tek hedefi vardır ENOSİS, yani
adanın Yunanistan'a bağlanması.
* 1389 daki Kosova savaşı ile yenilgiye uğrayan Sırplar, Bosna-hersekte katliam
yaptılar. Nisan 1992 de başlayarak binlerce insanı öldürmeleri, işkence,
tecavüz, çocukların kesilmesi rutin hale geldi. Hiroşima-Nagazagi-Vietnam-Zimbabve-Irak-Somali,
aynı sahneyi daha önce yaşamışlardı. Sadece Broçko kampında işkenceden ölen
insanların sayısı 3000 i bulmaktadır.
* Sırplar, 20 li yaşlardaki gençlerin dizkapaklarını bıçakla yerinden çıkartıyor,
zorla yürütüyorlardı. Yürüyemeyenlerin dizkapaklarına kurşun sıkıyorlardı. Kan
kaybından ölüyorlardı…Bölgedeki din adamlarını-hocaları kampa götürüp, kamptaki
kadınların önünde uzuvlarını keserek öldürüyorlardı…Midelerine salınan hortumla
petrol dolduruyorlardı. Sonra ağızlarına bez tıkayarak ateşe verip
patlatıyorlardı. Bir çoğunun yüzük ve serçe parmakları kesiliyordu. Geriye kalan
üç parmak ise, hrıstiyanlıkta kutsama işaretini simgeliyordu…Bir-iki aylık
çocukları diri diri ateşe attılar. Hamile kadınların karınlarını, bahis
oynayarak, çocuk kız mı erkek mi diyerek deşip, bebeği çıkarıyorlardı…BM
raporuna göre 20 den fazla Müslüman Boşnak, bir ev içinde yere yatırılıp,
boğazları bıçakla tavuk keser gibi kesilerek öldürüldü.
* Bizans imparatoriçesi Thedora, m532 yılında bir hipodrum yarışı sonrasında
galeyana gelen halkı bastırmak, aynı zamanda tahtını kurtarmak için 30 bin
kişiyi hipodromda kılıçtan geçirtmiştir.
* Berlin'de egemen olan Töton ve German kabileleri, yüzyıllar boyunca rakiplerini
öldürdükten sonra pişirip yeme geleneği ile yaşarlar. Afrikalılara yamyamlar
diyenler, avrupanın göbeğindeki yamyamları görmüyorlar mı?
* 1183-1185 te hüküm süren Bizans imparatoru 1.androniç, İstanbul Sultanahmet'te,
at meydanı denilen yerde bir insan mezbahası kurdurttuğunu biliyor musunuz?
* Endülüs Araplarını tamamen imha eden ispanya kralı 2.filip, pariste bir gecede
binlerce çocuk-kadın ve ihtiyar boğazlatan Fransız kralı 9.charles'e yazdığı
mektupta şöyle der: "fıransada dalalete sapanları imha için ne yapılırsa,
ispanyada takdirle karşılanacaktır."
* Yerlilerinin tamamı, Avrupa kolonizasyonundan sonra katledilirler…kaptan cook,
Avustralya topraklarına ayak bastığı zaman, burada yaşayan 300 bin yerlinin 1/3
avrupalıların taşıdığı hastalıklarla kısa sürede ölürler.
* Amerika'nın, sözde
ispanyayı keşfinden (1492) birkaç on yıl sonra, yüzlerce kabileden ve
milyonlarca yerlilerden birkaç bin tanesi bırakır, diğerlerini öldürtür.
* Halen Meksika da
insan avı turları düzenlenmektedir. Çiftlik sahibi zengin efendiler,
helikopterler kiralayarak, amazon nehri etrafındaki bakir ormanlara sığınmış,
yaşayan yerlileri, zevk için avlamaktadırlar.
* 15.yy ın vahşeti ve
vahşisi…Macarların Drakula (şeytan), Türklerin kazıklı voyvoda dedikleri vahşet,
kral wad (eflak voyvodası) kazıklara bağlayarak, geçirterek
öldürtmesidir…Osmanlı elçilerini başı açık kabul etmeyince, sarıkları üçer çivi
ile başlarına çaktırır…Bir gün kendi ülkesinin fakirlerini davet eder, yemek
verir, fakirler yerler ve doyarlar. Sonra sofrayı ateşe verdirtir. Fakirler
yanarak can verirler…Kadınların göğüslerini kestirerek işkence yapar,
çocuklarını ve bebeklerini öldürterek etlerini annelerine yedirtir.
* 24 ağustos 1572 de
Paris'te Saint Bathelemy katliamı yaşanır. Papa XIII. Gregorius'un tahrikiyle
Fıransız kıralı IX Charles'in emriyle fıransa topraklarında yaşayan tüm
Protestanlar, yok edilmek hedeflenmektedir…Fıransız halkı, 30 binden fazla
dindaşını ve ırkını, kendi mezhebinden olmadığı için canavarca boğazlar. Masum
çocuklar, kadınlar, yaşlılar, hastalar katledilir, ateşte yakılır, kadınlara
tecavüz edilir ( komşuları tarafından)…Pariste Seine nehri uzun süre kızıl akar.
Roma (Vatikan) bu katliamları Katolik davasının zaferi olarak kutlar…Bu
cinayetler ve katliamlar karşısında Papa XIII.Gregorius, katliamı yapanlar adına
madalyon bastırtır.
* Batının ortaçağ ve
yeniçağ karanlıkları döneminde işkence aletleri; keskin
bıçaklar-çiviler-kerpetenler-mengeneler-çarklar-metal dolaplar-sivri uçlu
çarklar-kızgın ateş-tahta at ve çark işkencesi-çivili dolaplar-tabutluklar-demir
taraklar…(marangoz aletlerini ya da nalburda satılanları saymıyorum)…kadınlara
yapılan işkence türü, göğüslerini kesme, dişlerini çekme, dillerini, ellerini,
ayaklarını kesme, bacaklarını kırma, tecavüz etme, sonra da öldürme .
* Haçlı fikri, papa IX Leon (1049-1054) zamanında ilk defa ortaya atıldı…Kudüse giderlerken yolda
rastladıkları insanların, kiminin göğsünü, kiminin cinsel organını, kiminin
ayağını kesip kaynatıp keyf alıyorlardı….Haçlılar Anadolu'ya geçerek
katliamlarına devam ederler ve en büyük eğlenceleri, rastladıkları Müslüman
çocukları öldürmek, onları kızartarak yemektir. Bunu bizans imparatoru Alexis
Komnen'in kızı Anna Komnen söylemektedir….Haçlılar Antakyaya ulaştıklarında 1500
müslüman şehidin cesetlerini mezardan çıkararak pişirip yedikleri
kayıtlıdır…Hatta Antakya kuşatmasında Firuz isimli bir ermeni, sadakat
yemininden dönerek, müdafaa ve kumandanlığını üstlendiği burçlardan birinden,
gece aşağıya ipler sarkıtarak haçlıların şehre girmelerini sağlar. Vahşi-yırtıcı
hayvanlar gibi şehre giren haçlılar, on bin Müslüman Türkü boğazlar ve bütün
camileri yakarlar…Kül havuzlarında, sıcak küllerin içine baş aşağı kursan
salınır ve boğularak öldürülür.
*1098 de Bohemonda
kumandasındaki haçlılar, Suriyeyi istila ettikleri zaman, yetişkinleri kaynar su
kazanlarına atarak haşlamışlardır. Çocukları ise şişlere geçirerek öldürüp,
pişirip yemişlerdir.
* 1191 de Richord
I'in liderliğinde ki haçlılar, Akra 'da 2700 müslüman mahkum, zincirlere bağlı
oldukları halde kafaları uçurularak katledilir.
*Bosna-Hersek
savaşında 300 bin civarında insan, hayatını kaybetmiştir. 175 bin üzerinde insan
sakat kalır.
* 1524 te İspanyada
çıkarılan bir fermanla Müslüman aileler hrıstiyanlığı kabul etmeyince, cezayire
gönderilmek üzere, İspanyol limanlarından, Napoli'den, Ceneviz'den, başka
limanlardan getirilen kadırgalarla, özel gemilerle kelle başı ücret alınarak
gönderildi. Gemi kaptanları denizin ortasında, Müslümanları denizin ortasına
atarak boğdular, geri dönüp tekrar yükleme yapmayı daha karlı
buldular…İspanyadan Afrika'ya sürülen Müslümanların yüz binlercesi yollarda
öldürüldü…Papaz Bleda, 100 bin müslümanın öldürüldüğünü yazar. İspanyadan
sürülen Müslümanların sayısının 500 bin ila 3 milyon arasında değiştiğini
tarihçiler yazmaktadır.
* Engizisyon
mahkemeleri, Hıristiyan İspanyanın, Müslümanlar için koyduğu yasakların
uygulanmasını sağlamak için bir mekanizmadır. Ortaçağ avrupa'sının yüzkarasıdır.
* Kurtuba'da,
Ferdinand'ın ordusu tarafından yakılan yazma eserlerin 1 milyon olduğu
kayıtlıdır.
* Endülüs
Müslümanları, ispanya krallığı tarafından hrıstiyanlaştırılamayınca, 1609
yılında çıkardığı toplu sürgün kanunu ile 1609-1614 yılları arasında en az 500
bin Müslüman, ispanyadan sürgün edilir.
* Engizisyon
hücrelerinde, uçları demir kancalar, kuyruklu yılan kamçılar, mahkumların ve
esirlerin etlerini kemiklerinden ayırmak için demir taraklı saçlar, kurşun
kaynatılan demir kazanlar, mahkumların bedenlerine geçirilen şişler ve pişirmek
için odun ve kömür yığınları
bulunmaktadır.
* Yalnızca Portekizin
dört şehrinde engizisyon mahkemelerinde yargılanıp cezası infaz edilen masum
insanların sayısı ellibin civarındadır.
* Avrupa'nın ortasında
Müslüman ve hırıstiyan bilginlerini kitaplarıyla birlikte yakan papazlar, aynı
yıllarda keşfettikleri Amerika kıtasında maya uygarlığının eserlerini de
yakmaktan geri durmamışlardı
* Engizisyon
mahkemeleri, vahşeti, papanın emriyle icra ediyorlardı. İspanya ve Portekiz'de
400 yıl boyunca yüz binlerce masum Müslüman ve hrıstiyanı katletmişlerdir.
*1951 yılında
ispanya ve Portekiz sömürgelerinin bulunduğu doğu ve orta afrika'da 50 yıllık
bir Avrupa sömürgeciliği sonunda, memur kadrolarında üst kademelere tayin
olunmuş tek bir Afrikalı bulunmamaktadır.
* 1492 den 1551
yılına kadar Kızılderililerin çoğu İspanyollar tarafından yok edildiler…
kalanlar ise işgalcilerin topraklarında ırgat olarak zorla çalışmaya mecbur
edildiler.
* "HİNT ADALARI
HALKININ YOK EDİLMESİ" adlı eserde işgalci askerlerin spor olsun diye yerlileri
bıçakladıklarını, Kızılderili çocukların başlarını kayalara çarptıklarını,
çocukların köpeklere yedirildiğini…Küba'da üç ay içinde aşırı çalıştırılmaktan
ve aç bırakılmaktan annelerinin annelerinin sütleri kesilen 7000 bin bebeğin
öldüğünü…Avrupa, işgalci askerlerine karşı koyan yerlilerin, ya başları
kesilmiş, ya da kazıklara geçirilerek diri diri yakıldığını yazar.
* Napolyon, Sultan
Üçüncü Selim döneminde yaşamıştır. Napolyonun önderliğinde Fransızlar 10 Şubat
1799 yılında Suriye üzerine yürüyerek Mısır seferlerini genişletmiştir. Evvela
Gazzeyi ele geçirmiş, daha sonra Yafa'ya girerek 10 bin müslümanı kılıçtan
geçirmiştir.
* İstanbulu bizim
elimizden alarak Bizansı ihya peşinde koşan ve bu hayali ile Moskoftan himaye
görüp 1814 yılında Odesa'da "etnik-i eterya" adıyla gizli bir cemiyet kuran
Rumlar, Mora'yı işgalinde yeni doğmuş çocuklara kadar elli bin evladımızı
öldürmüşlerdir.
* Bortolome de Las casas'ın "hint adaları halkının yok edilişinin kısa öyküsü"
adlı kitabında şunlar yazılıdır: "sefil İspanyollar vahşi köpekleriyle tehdit
ederek, kadın-erkek tüm yerlileri arıyorlardı. Hasta bir yerli, köpeklerden
kaçamayıp diğerleri gibi parçalara ayrılacağını anlayınca bir ip bulur.
Ayaklarından birine bir yaşındaki bebeğini bağlar ve kendini bir direğe asar.
Bunu yeterince çabuk yapamadığından köpekler gelip bebeği parçaladılar. (s 100)
"Köpekleriyle geyik
yada tavşan avına giden bir İspanyol, bir gün avlanacak bir şey bulamadı.
Köpeklerinin aç olduğunu düşündü. Küçük bir erkek çocuğunu annesinin kucağından
zorla alarak bir hançerle kollarını ve bacaklarını kesip parçalara ayırarak
köpeklerinin önüne attı. Köpekler küçük çocuğu parçalayarak yediler. Geriye
kalan küçük gövdeyi de diğer köpeklerin önüne verildi." (s 101) "-Amerikada ki
İspanyolların yerlileri öldürüp parçalamak için yetiştirilmiş, eğitilmiş, son
derece vahşi ve yırtıcı köpekleri vardı....İspanyollar bu köpekleri beslemek
için domuz sürüleri gibi yürüyen, zincirlere vurulmuş bir çok yerlileri öldürür
ve insan eti satılan halka açık kasap dükkanları işletirlerdi…birbirlerine: "şu
rezil herifin dörtte birini ver de bir diğerini öldürene kadar köpeklerimin
karnını doyurayım" derlerdi. San ki bir domuzu ya da koyunun dörtte biri
konusunda pazarlık yapıyorlardı…Bazıları köpekleri ile birlikte ava giderlerdi.
Geri döndüklerinde avın nasıl geçtiği sorulduğunda şöyle cevap verirlerdi: " çok
iyi. Köpeklerimle birlikte 15-20 tane rezil yerli öldürdüm." (148) "-ispanyol
adasında 30 bini aşkın nüfuslu cholula kentinde İspanyolların, yerli 6 bin
insanı kılıçtan geçirdiler. İspanyol yüz başısı, daha sonra bütün beylerin
(yüzden fazla) getirilip yere çakılı kazıklarda asılarak yakılmasını
emretmiştir. (s 80)
* 500.
yıl kutlamaları için hazırlık çalışmalarına başlanılmasından birkaç yıl önce
güney amerikada Huanta dağlarında yaşayan igichanes Kızılderililerden yüzlerce
köylü katledildi.
* 1975 te Güney
Dakota da bir çift kovboy çizmesi çalan bir yerli, peşine düşen iki FBI ajanının
kurşunlarına hedef olmuştur….cins ve yaş ayrımı yapılmaksızın bütün yerli nüfus,
işkenceden geçirilir. Tam 67 kızıl derili, "ölü ele geçirme" operasyonunun
kurbanı olur.
* Bugün Peruda 15.5
milyon nüfusun 9 milyonu, Ekvadorda 6.5 milyonun 4.5 milyonu, Bolivyada 4.5
milyonun 3.5 milyonu inka'dır. Ve Guatemalanın 6 milyon nüfusun 4 milyonu maya
kızılderilisidir…60 milyon nüfuslu Meksika'da 10 milyon Maya ve Astek… 10 milyon
nüfuslu Şili'de 600 bin inka' yaşamaktadır. Amerika ve Kanada'da kökleri kazınmış
olduğu halde, Amerika kıtasının tümünde 40 milyon Kızılderili vardır.
* Sadece birleşik
devletlerin işgal ettiği topraklarda yaşayan Kızılderililerin kullandığı en az
200 dil vardır.
* Sovyetler
birliğinde Stalin döneminde (1928-1953), başta kırım, ahıska, Karaçay Türkleri
olmak üzere milyonlarca insan, sürgün adı altında binlerce km uzaklardaki ölüm
kamplarına gönderilir. Sadece yolda ölenlerin sayısı yüz binleri bulmaktadır…Gulak
adaları toplama kamplarında 20 milyon insan hayatını kaybetmiştir…İnsan kasabı,
ile kanlı diktatör Stalin döneminde 1917-1950 tarihleri arasında toplam kurban
sayısı 66 milyon civarındadır.
* Rusyanın bir başka
insan kasabı Lenin, 1921-1922 yıllarında 29 milyon insanı açlığa terk eder.
Bunlardan 5 milyonu açlıktan ölür…Açlığa terk edilen ve mahkum edilen diğer
köylüler ise ağaçların kabuklarını, kedi ve köpek yemişlerdir. Hatta
birbirlerinin çocuklarını ve bebeklerin yedikleri vakidir.
* Kübada komünizm
devriminden sonra 10 bin kişi idam edilmiştir.
* Kızıl Çinin ile
kanlı diktatörü Mao, iktidara geldikten sonra Büyük atılım adını verdiği
projesini uygulamak için 1958-1961 yılları arasında uyguladığı büyük açlık ve
kıtlık neticesi 40 milyon insan hayatını kaybeder….Sadece kızıl diktatörün ve
katilin emriyle öldürülen insan sayısı 8 milyon civarındadır.
* 1949-1952 yılları
arasında 2.800.000 kişi, 1952-1957 yılları arasında 3.509.000 kişi, 1958-1960
yılları arasında 6.700.000 kişi, 1961-1965 yılları arasında 13.300.000 kişi,
genel toplam olarak 26.309.000 kişi Müslüman Uygur Türkü, Çinliler tarafından
çeşitli işkencelerle öldürülmüşlerdir.
* Nüfusu 9 milyon
olan Kamboçya'da Çinliler, 1975-1979 yılları arasında 3 milyon Kamboçyalı,
kafasına kurşun sıkılarak, başına çuval geçirilerek, boğularak ve açlığa mahkum
edilerek öldürülmüşlerdir.
* Irak
diktatörlerinden Saddam Hüseyin döneminde 1988 deki Halepçe katliamında
bebek-yaşlı kadın-erkek demeden katledilen insan sayısı beş bindir.
* Bir hiç uğruna 9 yıl devam eden ırak-iran savaşında 1 milyon ıraklı hayatını
kaybetmiştir.
* 1948 yılında
Komünist lider Enver Hocanın Arnavutluğunda, tam 5 bin din adamı kurşuna
dizilmiştir.
* Komünizmin kanlı bilançosu: Rusya- çin- Vietnam- kuzey kore- Kamboçya- doğu
Avrupa- Afrika- Afganistan- Türkiye ve daha birçok yerler. Toplam 100 milyon
üzerinde insan hayatını kaybetmiştir.
* Mütarekede 1898 de İngilizler tarafından malta adasına sürgün edilen ve orada
acı günler geçiren Süleyman Nazif, malta dönüşünde bir gün Şair Ahmed Haşime:
"matlada iken İngilizlerin esirlere, konservenin ilk icad edildiği devirden
kalma konserveler yedirdiklerini" anlatır. Ahmet Haşim: 'konserveler insan
etinden miydi yoksa' diye sorar.
Süleyman Nazif: 'Yook
der. İngilizler hiç insan etini başkalarına yedirirler mi!' diye cevap verir.
....
**** **** **** **** ****
**** **** **** ****
MEHAZLAR :
**
** MAKALE YAZARI : Naim ÖZGÜNER
** YUKARIDAKİ MAKALE;
http://www.mercanmedya.com WEB SİTESİNDEN İKTİBAS EDİLDİ..
**
|